Nasıl bir teklifte bulunurum bilmiyorum ama,
İttihat-Terakki'ye
mücahit alır gibi bir teklifte bulunmayacağım kesin. Kimseye bir şeyi zorunda hissettirmek istemem. Dolayısıyla pahalı, şov kokan, kalabalıklar içinde bir teklif benim pek gideceğim bir yol değil. Zaten tarzım da değil. Zaten iki insan bir noktaya gelmiş, teklif bunun son noktası. Özel ve güzel olsun, yeter.
Bunları bir kenara bırakırsak, aklımda samimi bir teklif var. Aklımda bir şey olmasa da, şu an aklımda şöyle olabilir:
Akşama doğru, Belgrad'ta koşma/güzel bir kamp bahanesiyle gelecekteki eşimi evinden arabayla alırım. Bagajda battaniyeler, içecekler, rejisör koltukları, kamp ocağı, su ve bir sürü gıda maddesini doldururum. Hatta... Dört çeker bir karavan bile kiralayabilirim. Bu daha güzel oldu. Evet. Karavan iyi fikir. Farkımız şeklimiz.
Yanıma samimi bulduğum bir dostumu ve sevgilisini/eşini de alıp, İstanbul'daki ya da yakın çevredeki güzel kamp alanlarının birine gideriz. Yanımızda fazladan bir kaç kişi daha olabilir. Maksat, ihtimali akla getirmemek. Zaten pek kimsenin olacağını düşünmüyorum. Bahar ya da kış gibi etmek var aklımda. Neyse. Dürbünle yıldızlara bakmak, ateş başında güzel bir yemek, sıcak bir sohbet ortamı, battaniye altında mayışma fasıllarını geçtikten sonra... İşaretimle insanlar bir bahane bulup bir yerlere gidebilirler. Gelmeye de bilirler. Malum karanlık. Ayı falan yemiştir der geçerim.
O arada battaniyenin altından bir kabartının yavaş yavaş kenara ilerlediğini görse müstakbel eşim, tam espriye vuracakken battaniyenin altından güzel bir kutu çıkıp açılsa ve içindeki yüzük karanlıkta pırıl pırıl parlarken teklifimi etsem...
Üf. Bence güzel bir teklif ya. Yazdım kenara.